Kişilik, bireyin süreklilik gösteren, düşünme, hissetme ve davranma gibi psikolojik tepkilerindeki değişimleri belirleyen özellik ve eğilimlerdir (Brerns, 1999; akt. Taymur ve Türkçapar, 2012). İnsanlarla kurduğumuz ilişkilerdeki tepkilerimizin, iletişimimizin ve kendimizi ortaya koyma tarzımızın genel bir örüntüsü olarak tanımlanabilir.
Kişilik bozukluğu ise bireyin yine düşünme, hissetme, davranma gibi psikolojik tepkilerinde kalıcı ve süreklilik gösterici şekilde, beklenen normlardan farklı davranışlar sergilemesi durumudur ( Taymur ve Türkçapar, 2012). Çevreyle olan ilişkisini ve kendi benliğini algılamada tutucu bir değişmezlik gösteren davranışlar sergilediği için kişi, yaşanan olaylarla uyumlu tepkiler vermez, kişinin genelde her türlü olaya benzer tepkiler verdiği görülür (Gençtan, 1997).
Şimdi toplumumuzda yaygın olarak görülen bazı kişilik bozukluklarını inceleyelim. Paranoid Kişilik Bozukluğu
Paranoid kişilik bozukluğuna sahip kişiler, diğer insanların davranışlarını sürekli kötü niyetli olarak yorumlar (Köroğlu, 2010). Kişi, elinde geçerli bir sebep olmamasına rağmen günlük hayatının işlevini bozacak yoğunlukta aldatılma, kullanılma, zarar görme, sömürülme gibi durumlardan şüphelenir. Şüphelendikleri durumu diğer insanlara kendilerine özgü bir mantıkla açıklamaya çalışırlar.
Şimdi paranoid kişilik bozukluğuna sahip kişilerin davranışlarından bahsedelim. Paranoid kişilik bozukluğunun temelinde güvensizlik duygusu vardır. Bireylerin çevrelerindeki diğer insanlarla olan iletişimlerine de bu güvensizlik duygusu ve şüphe yön verir. Bu nedenle ciddi, mesafeli ve soğuk bir tavır sergileyerek kendi kendilerine yeterli olmaya çalışırlar. Sürekli tetiktelerdir, kuşkularını ifade etmek için ise savunucu bir yol seçerler. Şikayetçi, inatçı ve saldırgan davranışlar gösterirler. Eleştiriye duyarlı, kontrolcü, kendini açmaya yanaşmayan bireylerdir.
Bu bireylere göre diğer insanlar yanlış ve olumsuz davranışlar sergileyen kötü insanlar, kendileri ise doğru ve düzgün insanlardır (Köroğlu, 2010).
Peki bu kişilik bozukluğuna sahip bireylere yaklaşımımız nasıl olmalıdır? Paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireylere net ve dürüst bir ifadeyle yaklaşılmalı ve kararlı bir tutum sergilenmelidir. Belirsiz yaklaşım sergilendiğinde paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireyin kuşkuları da artabilir. Böylece yine güvensiz ve saldırgan bir tutumu seçebilir. Doğal ve açık bir tavırla yaklaşmak en faydalı yoldur.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu
Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireyler kimsenin hakkını önemsemeden, tekrarlayıcı biçimde diğerlerini yok sayan davranışlarda bulunurlar (Köroğlu, 2010). Bu kişilerin engellere tahammül etme güçleri ve sosyal ilişkileri devam ettirme kabiliyetleri düşük, empati ve kontrol edebilme becerileri gelişmemiş, ancak sorumsuz davranış düzeyleri yüksektir (Gelder, Gath ve Richard, 1994; akt. Kendi, Bogenç, Bilge, Acar ve Tunalı, 1998). Bireye antisosyal kişilik bozukluğu tanısı koyulabilmesi için, kişi en az 18 yaşında ve 15 yaşından önce yalan söyleme, evden kaçma, kavgaya karışma, çalma gibi bu bozukluğun belirtilerinden sayılabilecek davranışlar göstermiş olmalıdır (Köroğlu, 2010). Yani patolojik özellikler çocukluk döneminde kurulmuştur, istikrarlıdır ve olgunlaşmayı sürdürmektedir.
Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip kişilerin davranışlarını incelediğimizde dürtüselliğin ön planda olduğunu görürüz. Öfkelerini kontrol altına almakta güçlük çekerler ve tekrarlanan tartışma, kavga gibi saldırgan davranışlarda bulunurlar. Manipülatif tavırlar sergilerler. Genel bir sorumsuzluk hali içindedirler. Vicdanları gelişmemiştir. Kibirli davranışları, kendine güvenen tutumları vardır.
Bu bireyler sorumsuz davranışlarından dolayı kendini geçindiremeyen, diğer insanları hiçe sayan ve dolayısıyla tutuklanmaya zemin hazırlayan davranışlarda bulundukları için senelerini cezaevinde geçirme olasılığı yüksek olan, toplumun diğer bireylerine göre şiddet eğilimleri fazla olduğundan intihar, kaza gibi nedenlerle daha erken yaşta ölme eğilimi gösteren kişilerdir.
Peki bu bireylere yaklaşımımız nasıl olmalıdır? Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireylerin diğer insanları riske atma olasılıkları yüksek olduğu için, kişiye yargılayıcı bir tutumla yaklaşılmamalıdır. Kişinin kendine zarar vermesini önlemek için delici kesici aletler ortadan kaldırılabilir. Bu kişilik bozukluğuna sahip çoğunluk tedaviyi kabul etmeyeceğinden yakınlarının kendi ruh sağlıklarını düşünmeleri ve bir uzmandan destek almaları önemlidir.
Histrionik Kişilik Bozukluğu
Histrionik kişilik bozukluğuna sahip bireyler aşırı duygusallık ve yoğun ilgilenilme arayışıyla süreklilik kazanmış bir davranış örüntüsü içindedirler. Sıklıkla insanlara sergiledikleri duygusal tavırlar rol yapıyormuş gibidir ve diğerleri üzerinde olumlu etkiler bırakmak en önemli hedefleridir (Köroğlu, 2010). Bozukluğun adını Latincede ‘oyuncu’ anlamına gelen ‘histrio’ kelimesinden aldığı da göz önünde bulundurulduğunda, bu bozukluğa sahip bireylerin davranışları daha iyi anlaşılabilir.
Histrionik kişilik bozukluğu tanısına uygun bireyler günlük hayatlarında nasıl davranırlar? Abartılmış duygu ifadeleri, mimikler, ani duygu değişimleri yaşama gibi özelliklere sahiptirler. Dış
görünüme özen göstermek genelde her insanın önemsediği bir durumken, histrionik kişilik bozukluğuna sahip bireyler dış görünümlerinin çok çekici olması için ekstra çaba harcamaları noktasında diğer bireylerden ayrılmaktadırlar. Amaçları dikkatleri üzerlerine çekmek olduğu için ayartıcı ve baştan çıkarıcı tavırları vardır. Ancak bu ilk izlenimlerini sürdüremezler. Bu kişiler ilgi odağı olmadıklarını fark ettikleri an rahatsızlık duyarlar ve sürekli ilgisizlikten yakınırlar. Duyguları genel olarak yüzeysel kalır. Tek hedefleri başkalarının ne düşündüğüne ve ne hissettiğine göre davranmak olduğu için, gerçek anlamda kendilerini tanıyamamış kişilerdir. Bu durumun hayatlarına başka insanlara bağımlı olarak devam etmelerine neden olduğunu da düşünebiliriz.
Histrionik kişilik bozukluğuna sahip bireylerin arkadaşlık ilişkilerinin ilgi odağı olma takıntıları ve hemcinslerini tehlike olarak görmeleri nedeniyle bozuk olduğu da söylenebilir.
Peki histrionik kişilik bozukluğu gösteren bireylere biz nasıl yaklaşmalıyız? Öncelikle bu bireylere yaklaşım yargılayıcı ya da alay edici tarzda olmamalıdır. Başkalarının düşüncelerine göre hareket ettikleri için bu bireyler kendilerine yönlendirilmelidir, kendilerini kendilerince ifade etmeleri sağlanmalıdır. Duygularını daha net ifade edeceği alanlar yaratılabilir. Odak noktalarının diğerleri değil, kendileri olması gerektiği üzerinde durulmalıdır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.