Günümüz toplumlarında büyük bir sorun haline gelen aldatma vakalarının ne yazık ki her geçen gün artarak devam ettiğini görmekteyiz. İnsanların içinde bulunduğu ortam , çevre faktörü, sosyolojik ve psikolojik durumlar bu sorunu meşrulaştırmakla beraber çiftlerin ailesel bağlarını da esnetmeye hatta yıkmaya neden olmaktadır. Aldatmak tek taraflı bir durum olmadığı gibi yapılan birçok araştırma kadınların da en az erkekler kadar aldatma olaylarına karıştığı görülmektedir. Yapılan bir araştırma da eşlerin birbirini aldatmasının birincil faktörü cinsel doyuma ulaşamamaktır. Kişinin eşinden yeteri kadar ilgi görememesi birçok kez kişiyi aldatma vakasına sürüklemiştir. Öyle ki kişi severek ve isteyerek evlendiği eşinden bile evlilikle ilgili beklentilerini karşılayamadığı için ayrılmayı düşünse de çevresel faktörün etkisi altında kalacağını düşündüğü için aldatma eğilimine gittiği görülmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre elli çiftlik bir örneklemde aldatma vakasına karışan kişilerin halen evli ve bir arada yaşadığı gözlemlenmiştir. Yapılan bir başka araştırmaya göre ise çiftlerin evlilik süresi, maddi durumları ve eğitimleri de aldatmaya vakalarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Nitekim ortalama evlilik süresi beş ve üzeri olan çiftlerde bu durum daha sık görülmektedir.
Bunların yanı sıra son zamanlarda teknolojinin de gelişimiyle dünyanın her yerine çok kolay ve maliyetsiz ulaştırabilen sosyal medya araçları , her geçen gün bir yenisinin eklendiği dizi ve programlar aile etik ve temel yapısına aykırı olduğunda kişilerin genetik yapısında etki bırakmaktadır.
Bu dizi ve programlar aldatmaları meşru göstermekte ve kişilerin zihinlerinde bu durumun normal olduğu algısını yaratmaktadır. Çünkü burada yaşanan olaylar erkeğin ve kadının doğası gereği bu tip olayları yaşayabileceği ya da yasak aşk sıfatıyla kişinin heyecan arayabileceği durumun normal olduğu hatta bunun bir cesaret örneği olduğunu göstermektedir. Bunun sonucunda da toplumda son on yıldır yaşanan aldatma vakalarının önce ki yıllara göre ciddi bir artış olduğu gözlemlenmektedir.
Bir başka durum ise kişinin içinde bulunduğu çevresel faktörlerdir. Erkek ve kadının aldatma vakalarının altında bu durum hiç te azımsanmayacak bir yere sahiptir. Örneğin erkeğin içinde bulunduğu ortam aldatmaya müsait ve bunun övünme iç güdüsüne bağlanabileceği ve takdir göreceği bir ortam ise burada erkek bunun hiç te utanılacak ya da yıkımla sonuçlanacak bir etkisinin olacağını düşünmeyecektir. Çünkü erkeğin içinde bulunduğu ortam kişiyi bunu yapmaya itecek ve hatta destek olacaktır. Kadınlarda görülen durum böyle bir ortamı oluşturmasa da etki ilk önce aile de başlamaktadır. Baskıcı ve tabuları olan bir aile ortamında yetiştiyse kadın bunun negatif etkilerini dışarda atmaya çalışacaktır. Evlendiği kişide de ailesinde gördüğü en küçük bir davranışta tramvalarını hatırlayacak ve bundan uzaklaşmanın tek yolunu dışarda arayacaktır. Çünkü kadınların düşüncesi genellikle tek gecelik bir ilişkiden ziyade korunmak, sevilmek ve kendilerini değerli hissetmektir.
Burada incelenmesi gereken asıl konu ise şudur; kişiler aldatma vakasıyla karşılaştıklarında ne yapmalıdır ? ilişkilerine devam etme olanakları var mıdır?
Bu konuda şunu belirtmeliyim ki çiftlerde bu durum çok yıkıcı sonuçlara neden olabilmektedir. Özellikle çocuk sahibi çiftlerde ruhsal bunalımlar çocuklarına yansımakta ve bunun neticesinde sadece çiftler değil çocukların ileriye dönük yaşamlarında derin izler bırakmaktadır. Kişilerin bu konuda özellikle çift terapilerine başvurup olayın etkisinin azalmasını sağlayabilmeleri çok önemlidir. Destek alan çiftler evliliklerini kurtarmayı başarabildikleri gibi olayın yıkıcı etkilerini en az seviyeye indirmeyi de başarabilmektedirler.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.