Diş çürüğü önce en dıştaki mine tabakasında başlar ve farkına varılıp önlem alınmazsa altındaki daha yumuşak dentin tabakasına geçip hızla yayılır. Mine çürükleri dişteki hafif renkleşmeden anlaşılabilirse de genellikle kişide fonksiyonel bir rahatsızlık veya ağrıya sebep olmazlar. Bununla birlikte çürük dentin tabakasına ulaştıktan sonra soğuk hassasiyeti, ağız kokusu, bölgede gıda sıkışması veya birikmesi gibi belirtilerle kendini belli eder. Bu aşamada mutlaka diş hekimine gidilerek dişin tedavisinin gerçekleştirilmesi gerekir aksi takdirde çürük dişin özü olan pulpa odasına ulaşacak sürekli ve dayanılmaz bir ağrıya sebep olacaktır ki bu durumda artık dişin kanal tedavisi yapılmadan kurtarılması mümkün değildir.
Dolgu, çürüyen bir dişteki tüm çürük ve artıklar temizlendikten sonra ortaya çıkan boşluğun, o dişin normal formuna uygun olarak ve ağızda uzun süre problem yaratmadan bir madde ile restorasyonudur. Diş tedavileri arasındaki en kolay işlemlerden biridir. Diş hekiminiz size dolgu yaparken, önce çürümüş diş dokusunu uzaklaştırır, etkilenen alanı temizler ve boşluğu dolgu malzemesi ile doldurur. Bakterilerin girebilecekleri boşlukları dolgu ile kapatarak çürüğün ilerlemesini de engellemeye de çalışır. Günümüzde diş renginde ve dayanıklı dolgular yapılabilmektedir.
Amalgam dolgular, aşınmaya karşı dirençlir. Ancak koyu renklerinden dolayı, porselen veya diğer kompozit restorasyonlara göre daha fark edilir niteliktedir ve genellikle ön dişler gibi görünür bölgeler için uygun değildir.
Günümüzde 30 yaşına gelmiş hemen hemen her kişide en az bir diş dolgusu mevcuttur. Bunun temel sebebi ise sürekli tüketilen rafine şekerlerdir. Dolgu tedavisi çürüğün damar ve sinir dokusuna ulaşmadığı basit durumlarda uygulanır. Yani yüzeysel ya da orta dereceli çürüklerde uygulanabilir. Şayet çürük çok derinse kanal tedavisine başvurulabilir.
Derin dentin çürüğüne yapılan dolgulardan sonra birkaç haftaya dek süren dentin hassasiyeti beklenen bir durum olup günden güne azalarak kendiliğinden geçmekte, kimi zaman hassasiyet giderici diş macunları veya diş hekiminin bölgeye hassasiyet giderici ilaçlar uygulamasıyla bu süre daha da kısalabilmektedir. Bununla birlikte nadiren de olsa dentin hassasiyeti dayanılmaz boyutlarda olur ve kendiliğinden düzelmeyebilir ki bu durumda kanal tedavisi yani dişin sinirlerinin alınması gerekebilir.
Diş dolgularının ömrü hastanın ağız bakımı, beslenme alışkanlığı, diş dolgusunun büyüklük ve pozisyonu, kullanılan malzemenin kalitesi ve hekimin becerisi gibi pek çok faktöre bağımlıdır. Okluzal yani sadece dişin çiğneyici yüzeyini kaplayan dolgularda bu süre 5-10 yılı bulabilmekteyken iki diş arasında yapılan ya da dişin yan yüzeylerini de kapsayan dolguların ömrü yarı yarıya azalmaktadır. Ayrıca hastanın 6 ayda bir düzenli diş hekimi kontrolüne gitmesi dolgulardaki küçük sızıntı ve renkleşmelerin tespitini sağlayacak ve dolgu kaybını ya da dişin kaybına yol açabilecek dramatik sorunların ortaya çıkmasını engelleyecektir.
KANAL TEDAVİSİ NEDİR?
Dişte çürük oluştuğu zaman dişin sert dokularında (mine-dentin) bozulmalar başlar. Bu çürük zamanla dişin içindeki damar ve sinirlerden oluşan pulpaya yani canlı dokuya yaklaşmaya başladığında, çürüğe sebep olan bakterilerin meydana getirdiği asitler, pulpayı etkilemeye başlar.
Bu safhada dişlerde sıcakta hassasiyet veya özellikle gece kendini gösteren ağrılar görülmeye başlar. Tedavi edilmediği takdirde bu bakterilerin salgıladığı asitler pulpayı öldürür. Sonuçta pulpanın ölümü neticesinde ortaya çıkan toksinler(zehirler) kök ucundaki dar delikten dışarı sızarak çene kemiğine yayılır. Bu da çene kemiğinde apse dediğimiz iltihap dokusunu meydana getirir ve dişin destek dokularının kaybına sebebiyet verebilir. Yüzde şişlik ve ileri dönemlerde extra oral fistüller görülebilir. Çekim daha ucuz bir tedavi yöntemi olmasına rağmen, sağlam bir dişin kaybı, doldurulması zor bir boşluk oluşturmaktadır, bu boşluk köprü ya da implant yaparak daha masraflı ve zor bir tedavi olmaktadır. Eğer seçim yapabilme şansınız varsa dişinizi kaybetmemeniz her zaman avantajınıza olacaktır.
Kanal tedavisi dişin çekilmesini önlemek için yapılan ve dişe son şansını veren bir tedavidir. Uygun şartlarda yapılan bir kanal tedavisi sonucunda diş ömür boyu ağızda fonksiyon görebilir. Ancak kanal tedavisi yapılan dişler doğal dişlerden daha kırılgan olabilir.
Kanal tedavisi, lokal anestezi altında gerçekleştirilen ağrısız bir işlemdir. Diş sinirinin tamamen öldüğü durumlarda hiç anestezi gerekmeden de ağrısız ve rahat bir şekilde kanal tedavisi gerçekleştirilebilir. Tedavi sonrası oluşabilecek hafif ağrı için diş hekiminin uygun gördüğü şekilde ağrı kesici de kullanılabilir.
Kanal tedaviniz bittikten sonra doğal dokulardaki enflamasyon birkaç gün süreceğinden dişinizin üzerine bastırdığınızda ağrı şikâyetiniz olabilir. Bu dönemde o bölgeye yüklenmemeniz gerekmektedir. Bir süre sonra şikâyetiniz geçecektir gerekirse hekiminizin önerdiği ağrı kesici ilaç kullanabilirsiniz. Kanal tedavisi gören dişler canlılığını yitirdiği için esnekliği azalır. Bu nedenle sonrasında kırılma riski çok yüksektir.
Çok uzun süre bu şekilde tedavi edilmeden kalmış dişleri bazen kanal tedavisiyle de kurtarmak mümkün olmayabilir. O zaman dişin çekimi gerekebilir. Mümkün olduğunca dişlerimizi kaybetmememiz için en iyi şekilde ağız bakımı yapmak ve 6 ayda bir diş hekimine kontrole gitmemiz gerekmektedir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.