Motivasyonel Görüşme ve Bilişsel Davranışçı Terapi

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bilimsel temeller üzerine kurulmuş ve etkinliği belirlenmiş olan bir psikoterapi çeşididir.

Dayandığı bilimsel temeller itibarıyla diğer psikoterapilerden farklı ve tedavi süresince süreç ve içerik olarak yapılandırılmıştır. Öncelik olarak danışanın güncel sorununu ele alınması ve çözüm odaklı olması başlıca özeliğidir. BDT, danışanların sadece güncel sorunlarını çözüme ulaşarak noktalanmaz aynı zamanda yaşamları boyunca oluşabilecek sorunlara karşın problem çözme becerilerini de öğretir ve geliştirir. Bu beceriler gerçek olmayan otomatik düşünceleri ve imgeleri belirlemek, alternatif düşünceler ile değiştirmek gibi bir takım davranış değişiklikleridir.

Gerek BDT gerekse farklı psikoterapi süreçlerinde çözüme ulaşabilmek adına danışanların da terapide ki motivasyonu, terapinin uygun olması, hazır olması, değişime açık olması, terapi yoğunluğu ve sıklığı gibi etkenler süreçte tedavinin başarıya ulaşmasını etkiler. Terapide bu tür ortaya çıkan olumsuz etkiler karşımıza direnç olarak çıkmaktadır.

BDT’DE DİRENÇ

Terapi süreciyle ile birlikte kurulan terapötik ilişkinin olumlu ilerleyebilmesine engel olan bazı durumlar olabilir. Danışanın yaşadığı sorunun yoğunluğu ve kaygı seviyesinin yüksek olması vb. gibi etkenler olarak görülebilmektedir. Danışanlar sorunlarıyla kendilerinin baş edebilme becerisinin işe yaramadığı durumlarda terapiste danışarak yeni yollar aramaktadırlar. Lakin genel olarak soruna odaklanmadıkça, sorunu oluşturan unsurları değiştirmedikçe değişimin kolay olmayacağını anlamalıdırlar.

Ancak terapi sürecinde gayret, çaba sarf etmek ve değişim için umutlu olmak her zaman istenilen olamayabilir. Danışanın sorunlarına çözümüne karşın farklı bir alanda bulunması, yabancılaşması, bilinmeyen bir sürece girmesi gibi etkenler süreci olumsuz etkilemektedir. Özetle, yeni olanın bilinmezliği ürkütebildiği için, kaçınma ve direnç gibi durumlar terapistlerin şahit oldukları durumlardır (Van Deurzen ve Adams 2011).

Terapi sürecinde direnç, terapistinden bağımsız olmaksızın her durumda ortaya çıkabilmektedir. Bu çerçevede direncin oluşumuna karşın birtakım yöntemler sağlanmaktadır. Dinamik terapi yöneliminde terapist, daha geri planda durup danışanın direnci kendi başına görmesine şahitlik ederek bekleyebilir. BDT’de ise, terapistin danışana direncini göstermek ya da bunu azaltmak için davranışsal yöntemleri vardır (Haugaard 2008).

MOTİVASYON

Kişinin spesifik değişim stratejilerine girme, sürdürme ve bunlara sıkı sıkıya yapışma ihtimalidir. İnsanlar bazen davranışlarını değiştirmek ya da değiştirmek isteseler dahi değiştiremeyeceği inancından değiştirmezler. Böyle gelişen süreçte en önemli etken kişileri değişmeye inandırmaktır.

Motivasyon kişinin söylemleri ya da yapacakları ile değerlendirilemez, yaptıklarına bakarak değerlendirilmesi gereken bir etkendir. Ayrıca motivasyon değişimine hazır ve istekli olmanın yanı sıra zamana göre de değişkenlik gösterebilmektedir. Terapist bu noktada danışanın değişmesine dair olan inancını artırması ve eyleme geçmesini sağlaması gerekmektedir. Danışanlar kendilerinin değişimine neden olan sorunları da anlaması anlamaları gerekmektedir.

MOTİVASYONEL GÖRÜŞME

Motivasyonel görüşme, davranış değişikliğini oluşturmak amacıyla danışanı baz alan direktif bir danışmanlık sürecidir. Ana odak ambivalansı belirlemek ve çözmektir. Bu süreç değişim için isteksiz ve umutsuz olan danışanlarda kullanışlı bir yöntemdir. Ambivalans çözülmesiyle birlikte danışanın değişim için ihtiyacı olan inancı desteklenmektedir.

Motivasyonel görüşmenin güncel tanımı şudur: Motivasyonel görüşme, danışanların ambivalansı çözümlerine yardımcı olacak davranış değişikliğini ortaya çıkarmak için kullanılan direktif ve danışan merkezli yaklaşımdır (Mil ler WR, Roll nick S. 2002).

Motivasyonel görüşme yapılırken, BDT sürecinde danışanlara verilen ödevler ve birtakım çalışmalara karşın danışanlar direnç göstermektedir. Bu tür durumlarda motivasyonel görüşme sürecinde dirençlere karşın şikayetler belirlenmesi ve o esnada düşüncelerin de belirlenerek anlaşılması sağlanır. Bu nedenle motivasyonel görüşmelerde, danışanı değişime hazırlamak ve tedaviye olan isteği arttırmak temel hedeftir.

MOTİVASYONEL GÖRÜŞME VE BDT

Motivasyonel görüşmede, ambivalansı değişim sürecinin normal bir etkeni olarak görülmektedir. Danışanın motivasyonsuz olması, değişeme karşı ısrarcılığın devam etmek yerine, önemli unsurların göz önüne alarak yeniden kavramsallaştırılır. BDT, sürecine motivasyonel görüşmede eklenerek süreç tamamlanabilir. Önemli olan odak noktayı danışanı değişeme hazırlamaktır. Ayrıca BDT ve motivasyonel görüşme ile birlikte süreçte değişim için en iyi unsurları inceliklerini belirler.

Tedavi öncesi motivasyonel seansları yer verilerek danışanın değişim için motive edilebilir. BDT sürecinde oluşabilecek fikir ayrılığın veya ambivalans durumunda motivasyonel görüşmeye geçilebilir. Ayrıca motivasyonel görüşme tüm sürece entegre edilerek motivasyonel BDT yapılabilir.

MG ve BDT çelişeceği durumlar olabilir bu tür süreçlerde alınacak ve verilecek kararlar mutlaka danışan yararına yapılmalıdır. Ayrıca yapılan veya alınan kararların sonuçları da bu süreçte dikkate alınmalıdır. Yapılan çalışmalarda BDT ve MG entegrasyonunda süreçten önce MG bir hazırlayıcı olarak uygulanmıştır. Birleştirilmiş tedavilerde özellikle sonuç değişikliğinden ziyade tedaviyi bırakmada önemli bir artı yakalanmıştır (Norton 2012)

Kısaca motivasyonel görüşmeler terapistlere ambivalans yaşayan danışanları harekete geçirmek için iyi bir yöntem olmaktadır. Bu süreçte BDT ile birlikte danışanın işlevsellik bakımından yarar görmesini artırabilir ve değişimin gerçekleşmesi için sürece olumlu etkisini ortaya koyar.

Genel olarak, ilk seanslar- da terapötik ilişkiyi geliştirmek sadece danışanın sonraki seanslara bağlılığına değil, direkt olarak BDT sonuçlarının da gelişmesine katkıda bulunmaktadır (Aviram ve Westra 2011).

Sonuç olarak olumu tedaviye ve değişeme karşı olan direnci psikoterapilerin yanında motivasyonel görüşme sağlanarak tedavi süreci kolaylık sağlanmaktadır. Bundan dolayı, ilk seanslarda ortaya çıkan direncin sonraki süreçlerde ödev ve aktivitelerin yerine getirilmesinde olumlu etkisi görülmektedir.

Uzm.Psk.Ahmet DURAN


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu